Simultane Tercümanlar için Farklı Deneyimler

Bu yazı ile kendi deneyimlerim ve gözlemlerim sonucu beraber ortaya çıkmış stratejileri yeni işe başlayan simultane tercümanlara sunmaktayım. Bu stratejiler çevirmenler işe başlamadan önce, iş sırasında ve iş sonrasında faydalı olacaklardır.

Simultane tercüme, işe yeni başlayan bir tercüman için gerçekten zorlayıcı olabilen, ancak kurallar yakından öğrenilince eğlenceli bir oyuna dönüşen bir iştir. Uzun yıllar serbest simultane tercümanlık yapmış biri olarak, deneyimlerimi kendime saklasam hiçbir işe yaramayacağının farkındayım. Böyle bir sorumluluk duygusu ile kendi deneyimlerimi genç tercümanlara aktarmak niyetindeyim. Genç tercümanların dikkat etmeleri gereken önemli noktalar vardır.

Simultane tercüman hem kaynak hem de hedef dildeki bilgisini kitaplar, internet, televizyon, radyo gibi kaynaklardan okuma yaparak veya konuşma dinleyerek geliştirmelidir ve tercüman, hem kaynak dili hem de hedef dili uygun, doğru ve doğal olarak kullanabilmek için, o dillerin konuşanlarını dinlemeli ve onlara, dilin günlük yaşamda nasıl kullanıldığı üzerine sorular sormalıdır.

Tercüman iş öncesinde simultane tercümeyi nasıl yapacağı konusunda konuşmacılarla anlaşmalıdır. Simultane tercüme iki şekilde yapılabilir. İlk yöntem konuşmacıların sözlerini olduğu gibi aktarmak, ikincisi ise konuşmacının sözleri bittikten sonra genel bir özet geçmektir. Eğer konuşmacılar sözlerinin olduğu gibi aktarılmasını tercih ederlerse, tercümanın cümleleri birinci tekil şahıs (ben) ağzından ifade etmesi gerekmektedir. İkinci yöntemle simultane çeviri yapıldığında ise üçüncü tekil şahıs (o) ağzı kullanılarak ifadelerin özet geçilmesi uygundur. Tercüman dinleyicilerden hiçbirinin Türkçe / İngilizce bilmediğini düşünebilir. Bu sayede izleyenlerin, kendisinin yapabileceği hataları fark edeceği hissiyatından kurtulabilir. Aynı zamanda bu durum gerginliği azaltacak ve tercümanın kendine güvenmesini sağlayacaktır.

Tercüman İngilizce ve Türkçe arasındaki farkları anlamak için çaba göstermelidir. Bu şekilde tercüman iki kültür arasındaki farkları da ayırt edebilir. Örneğin:

Türk ve İngiliz kültürünün ortak noktalarından biri konuşurken dinleyici ve konuşmacıların göz kontağı kurmasıdır. Göz kontağı kurmak karşıdaki insana, onu dinlediğimiz hissini iletir. Türk ve İngiliz kültürlerinde bu durum ortak olsa da, pek çok Asya ülkesinde konuşanın gözlerinin içine bakmak rahatsız edici bulunur. Tercümanların bunun gibi kültürel farkları göz önünde bulundurarak çalışmaları gereklidir.

 Bir farklı ortak nokta da, İngiliz ve Türklerin sözü çok fazla uzatmadan, gerçeklerden uzaklaşmadan kendilerini ifade etmeleridir. İki kültürde de kırıcı olmayacak şeyleri direkt olarak söylemek tercih edilir; ancak kötü özelliklerden bahsederken Türkçe’de bunu direkt olarak ifade etmek kabalık olarak sayılır. Bu ve bunun gibi kültürel farklılıklara dikkat etmek tercümanın kalitesini de belirlemektedir.

İngiliz dilinde ‘sen’ ve ‘siz’ sözcüklerinin karşılığı olarak ‘you’ kelimesi kullanılır. Bu durum da tercüme sırasında karışıklıklara sebebiyet verebilir. ‘siz’ sözcüğü çoğul anlam ile beraber saygı anlamı da taşıdığından, tercümanın konuşmanın bağlamını yakından takip ederek kimin kime, nasıl hitap etmesi gerektiğini belirlemesi gerekir. ‘siz’ denilmesi gereken bir kişiye tercüme sırasında ‘sen’ demek yazılmayan kuralları çiğneyip saygısızlık ortamı yaratacağından, bu gibi durumların engellenmesi tercümanın deneyimine ve dikkatine bağlıdır.

Kişilerin genel olarak yanıldıkları bir nokta, İngilizce bilen birinin İngilizce ile ilgili hemen hemen her metni tamamen anlayabileceğini düşünmeleridir. Tercümanların kendilerini farklı alanlarda uzmanlaştırarak terimcelerini geliştirmeleri ve kaliteli bir tercüme işi ile bu eforu ödüllendirmeleri gerekmektedir. Tercüman kendi ses kayıt cihazını veya cep telefonunun ses kayıt özelliğini kullanarak çalışma esnasında kayıt yapmalı, sonrasında bu kayıtları dinleyerek yapmış olduğu hataları, yanlış ifadeleri tespit etmelidir. Tercümanların simultane tercüme işinin her an her zaman ortaya çıkabileceğini fark etmeleri, yalnızca toplantılar gibi ciddi ortamlarda tercümeye ihtiyaç duyulacağı yanılgısına düşmemeleri gerekir. Yapacakları bu kayıtlarla kalitelerini geliştirebilir ve daha profesyonel bir seviyeye çıkartabilirler.

Tercümanın yanında kalem ve küçük bir not defteri olmalıdır. Bu sayede tercüman önemli noktaları not alabilir. Simultane tercüman iş öncesi konuşmacı ile iletişim içine geçerek, yapılacak konuşmanın bir kopyasını alıp alamayacağını sormalı ve konuşmayı gözden geçirmelidir. Bu şekilde konuşmanın içinde geçebilecek, kendisinin bilmediği kavramlara konuşmacı ile beraber açıklık getirebilir ve yanlış ifadelerin önüne geçbilebilir. Tercüman müşterilerinin isteklerini göz önüne alarak bir fiyat teklifinde bulunmalıdır. Deneyimli simultane tercümanlara günlük veya saatlik ne kadar ücret aldıklarını sormak, genç tercümanların işine yarayabilir.

Konuşmacı alçak bir sesle konuşuyorsa, tercüman konuşmacıdan biraz daha yüksek bir sesle konuşmasını istemelidir. Böylece gürültülü bir ortamda simultane tercüme yaparken tercümanın önemli noktaları kaçırması veya yanlış anlaması ihtimali ortadan kalkar. Tercüman tam konsantrasyonla konuşmacıyı dinlemeli, işine engel olabilecek moral bozukluğu gibi psikolojik etmenlerin etkisinde kalmamalıdır. Tercüman hata yapmaktan korkmamalı, anlamadığı kısımları konuşmacıya yeniden sorabilmelidir. Konuşmacı gereğinden fazla hızlı konuşuyor ve tercümanın tercüme yapmasını beklemiyorsa, tercüman konuşmacıyı uyarmalıdır. Konuşmacı o toplumun kültüründe tabu olarak veya hakaret olarak algılanabilecek ifadeleri daha yumuşak bir dille ifade etmelidir. Tercüman yapmış olduğu işten memnun ve kendine güvenen bir biçimde ayrılmalıdır. Yapmış olduğu hataların farkında olması ve bunları bir daha tekrarlamaması için aldığı notları okuması veya yaptığı ses kayıtlarını dinlemesi büyük fayda sağlayacaktır.

Her yeni işe başlayan simultane tercüman, yeteneğini geliştimeli, aynı zamanda bilim ve teknoloji gibi konulardaki bilgilerini genişleterek belirli bir alanın terminolojisinde uzmanlaşmalıdır. Yeteneğin gelişmesi iş yaparak, bilginin gelişmesi ise okuyarak gerçekçleşebilir. Aynı zamanda tercümanın geriye dönüp bakarak yaptığı hatalardan ders çıkartması, gelişmeye katkı sağlayabilecek önemli bir etmendir.

Bahsedilen noktalara dikkat gösteren genç tercümanlar, zaman içinde yaptıkları işte daha usta bir hale gelebilirler.

Yorum Ekle